28 Şubat 2013 Perşembe

BP Diary | Doğum günümü becerdiler!

Kişisel blog yazısı!!.. En sevdiğim kısım bu aslında. Başlıktan da anlaşıdığı üzere konu bir doğum günü. Kimin? Happy Bithday Pam! Tabisi benim. Herşeyden önce belirtilmesi gereken birşey şu ki ben doğum günümü kutlamaktan hoşlanmam.. -,- Benim kadar enerjik bi manyaktan beklenmeyecek bi hareket farkındayım ama öyle işte. Eh doğum günüm zaten cehennem gibi geçiyo ama bide okul gününe denk geliyor ya o daha da beter! Bi de ben herşeyden habersiz olarak servise binip bugünün 28 Şubat olduğunu öğrenince işler daha da karışıyo tabi. Babam saolsun takvime naptıysa ben bugünü 26' sı zannediyom. Her neyse işte olay...

Olay benim geç kalmamla başladı; aceleyle donumu çekip sokağa, oradanda arabaların vızır vızır geçtiği ve eğer birine denk gelirsem şu insanların beğendiği kaldırım resmi olabileceğim ana caddeye yardırmamla devam etti. Karşı kaldırıma ayak bastığım an serviste geldi.. Ah! unutmadan bunların hepsi saat 6.30' da gerçekleşiyor.. Servise bindim ama nefes alamıyom ki! Ben tombişim olum! Nefessiz kaldım o arada da öksürmüşüm bi-iki kere Salak diye çağırdığım salakda gelmiş bana hasta mısın diyo. Ben de ne diyim "Yok ya sabah kıçımı yırtarcasına 250 m. koştum ondan CINIM" falan mı? Asla! dedim hee ölüyom çok pis hastayım. Sonra da zaten servis camına yapıştım bildiğin. Kendi hayal dünyamda mutluyum ben! Tam uyuycam rahatladım ve aradan 1o dakika geçtiği için artık akciğerlerim kullanılır halde. Ben iyice koltuğa yerleştim. Daha çok kimse beni kaldırmasın diye kıçımı koltuğun daha da derinlerine soktum aslında. İşte o an hayat benim için miss...! Kapadım gözlerimi de.. Ama ben Budala'ya asla huzur yok. Arkada ki gereksiz geldi yanıma oturdu. Bende hissettim tabi sağ taraf çöktü çünkü; umursamadım da.. Dürttü omzumu ama tam boynumun orayı! Olum ben nefret ederim boynuma dokunulmasından! Kasıldım kaldım! Kıpraşamıyom da. Bi ağzım çalışıyo; çocuk şaşırdı kaldı ben anasına küfür edince tabi. Ama benim salak arkadaşım; işin gücün yok mu be çocuk? Git otur oturduğum yerde! Bi de ne demeye gelmiş biliyon mu? 

 "İyiki Doğdun!" O.o Sanırsam suratım buna benzedi. Anam tansiyon mudur; kan şekeri midir bilemem ama biri bildiğin içimde dans ediyo böyle! O sinirle çocuğa ne dediysem zaten gitti tüm günde dibimde gezen bebe hiç yanıma uğramadı. Ben olayın şokunu atlatana kadar zaten zaman geçti; bizde okula vardık.. 

 Ders edebiyat ben ölüyom! Ya valla bak ben yazı yazmayı seviyor olabilirim ama bunu edebiyata tutkuyla bağlı bir kız hayaliylen bağdaştıran salaklara ben anlam veremiyom. Sevmiyom arkadaş onun bunun yazdığı metni incelemek falan istemiyom ben bok mu var o metinde otursak film izlesek daha yararlı olur valla... Genel-kültür lazım insanlara. Gerçi ben de yeterince var ama ben insanları düşünüyorum...  Her neyse bu zamana kadar bi iki arkadaş doğum günümü kutladı bende hatırlatma allasen gibimtrak cevaplar verdim hepsine. Edebiyatçı da iyilik yapacağı tuttu. Kitap okumanıza izin veriyorum dedi. Ben ışık hızında çıkardım kitabı çantadan 1 ders de bitiriyim diye nasıl koşulladıysam kendimi 40 dakikada 65 sayda okudum. 2. ders oldu. Millet gözüme bakıyo. Neden ben çok salağım ya edebiyatçıyı lafa tutcam ders kaynıcak... Salaklar. Ama ben naptım? Tabisi Edebiyatçıyı  lafa tuttum Kore'den lafı bi açmışım en son zil çaldığın da konu ülkedeki dönüm fiyatlarıydı :D Cidden..

 Diğer ders Fizik. Hoca geldi derse ama 10 dakika sonra gitti. İşi varmış.-,- Salak başkan da gitti bunu Sağlık hocasına dedi. Bok beyinli! Ben cezalıyım ya kadın beni kenara çekicek yer arıyo bu salak da kaçtı bi an sonra da gelmiş. "Hoca seni bahçeye çağırıyo" dedi. Salağın kafasındaki boya beynine akmış aptal karafatma! Napcam çıktım bahçeye.. Kadın koca basenleriyle karşıda beni bekliyo. Yanlış anlamayın öğretmenlerin popolarını incelemiyorum; sadece fazla büyük ve görüş alanımı istila ediyorlar. Yanına varınca döndü arkasını. Arkasında kalan çeşmenin yanındaki toprağı gösterdi. 

"Yan taraftaki gibi o taşları diz sonrada o toprağı gübrele." O an benim devre attı zaten elde olmaksızın Ne!? diye cırladım kadına. Bi baktı zaten balış yeter sustum yoksa cidden keser beni oracıkta o. Kendisine neden yardım ediyorum beni disiplinden kurtardı da ondan. Okul 3.'sü olan kız disipline gitti. Çok cool. Neyse konu dağıldı. Ben geçtim hemen oraya başladım kazmaya; taşları da asimetrik ama fantastik diye tabir edebileceğimiz bir biçimde dizdim. İş geldi gübrelemeye bi el arabası var okula zimmetli. Buldum onu az ilerideki gübre yığınına geçirdim küreği de. Eh! okul ormanın ortasında olunca böyle oluyo. Normalde bırakıp kaçarım cidden basar giderim eve ama okul evden 30 km. uzakta olunca cebinde de bi intense' lik para olunca benim arkam yemedi tabisi. En nihayetinde bu işin de üstünden geldim.

 Öğle yemeğimi nasıl bir açlıkla yedim bilmiyorum ama yanımda oturan yakın arkadaşım bile bir an için onun yemeğine saldırmamdan korkup tepsiyi vücuduna daha yakın tuttu. Salak. Yemek bitti ben sınıfa çıktım ama bacaklarım iflas etti çünkü o yerleştirdiğim taşlar sokakta ezdiğiniz kaldırım taşlarıydı! İbne karı ya hala küfür ediyorum... Öğle arası kendimi toplamak için tam uzanıcam; sıramı hazırladım, atkımı katlayıp onu kendim için okul koşullarında fazlasıyla lüks görülebilecek bir yastığa dönüştürdüm. Benim göt şansım bi kere daha güldü ve kızın biri geldi. "Matematik ödevini yaptın mı?" dedi. Al işte! Uyuyamadım ben yine; kalktım, dolaplardan birinin Matematik kitabını yürüttüm. Aldım defterlerimden birini başladım çözmeye ta ki ders başlayana kadar. Hoca sınıfa girdi ama bu haftaki ders 2. dönemin ilk Coğrafya dersi çünkü hoca bileğini kırıyomuş az kalsın. Umurumda değil hatta biraz daha evde uyusaymış daha iyi olurmuş. Ben açtım kitabımı yaptım derslerimi tamı tamına 6 sayfa matematik formulü yazdım sonun da o da, ben de, ders de bitti. 

  Son ders: İngiliz Edebiyatı... İndim dersliğe tam da idari katta ses yapamıyorum ama bugün için sorun yok çünkü ıslık çalacak halim yok. Girdim içeri attım çantayı masaya ve uzandım ama acı gerçeği fakettim :( Uykum Kaçmıştı! Tekrardan en içten duygularımla hayatıma sayarken arkadaşım sınıfa girdi elinde koca resim kağıdı! Tam lazım olan şey! Napcan onunla diye soruncada Pikaçu resmini gösterdi. Bunu çizmem lazımmış dedi. Ben de hemen atladım zaten ben yapıyım mı!? diye o da mutlulukla kabul etti. Ders için hoca geldi ben Pikaçu'nun kafayı çizdim o arada. Deste bugün oyun oynucaz dedi. Açtı akıllı tahtayı başladı sorular sormaya. Umursamasam da yeni öğeretmenin yüksek sesinden daha iğrenç bişey yok! Canım çıktı o 40 dakika boyunca... Tenefüste oturdum bizim Pikaçu'nun vücudu çiziyorum; sınıfa ordu gibi birileri daldı ben de dedim herhalde veli falandır diye kalkmadım hiç. Hayata devam, resmimle mutluyum... Pikaçu'nun sahibi koluma bi çakmış şuan kolum mor. Kalktım ayağa.

"Milli Eğitimin müdürü. " Dedi ya o ben nasıl koptum. Kahkaha atcam zor tutuyom kendimi. Adam da bişey varmış gibi beni kesiyo.. Kıyafet yönetmeliği hakkında ne düşünüyorsunuz falan dedi. bizde anlaşmış gibi her ağızdan aynı şeyleri söyledik. OH! Canıma değsin salaklar! İyi oldu onlara... Sonra okul bitti işte ben sayarak eve geldim odama devrildim va tam 2 saat uyudum! Harikaydı :D 

Her neyse bi daha neden doğum günümü sevmediğimi sormazsınız herhalde....

BU ARADA KENDİNİ ZEKİ ZANNEDİP BUNLARIN YALAN OLDUĞUNU DÜŞÜNEN SEN! ASLA Bİ MONŞUK OLAMAĞCAKSIN! SALAK! -.-



BUDALA PAMELA☁
 

24 Şubat 2013 Pazar

Shut Up! : Flower Boy Band


Bu dizi benim izlediğim "En Yakışıklısı Bol" ödülünü almayı hakeden dizilerden biriydi açıkçası. Konusu; senaryonun özellikle başı... Harikaydı bence! Başta ben genel önyargımla başladım diziye. Flower serisi beni pek açmamıştı başlarda :D Fazla klişe olacak yine diye yakınıyordum ama evinde yatıya kaldığım arkadaşlarım; koreli aşkımı anlayamayan aptallar, tutturdu bunu izleyek bak bunlar rockçı diye. ben de bişey demedim. Akşam 5 bölüm sabah da 7 bölüm zaten neredeyse bitirdik diziyi. Benim düşüncelerimi ve hayallerimi yıktığını söylemeliyim bence gayet hoştu. Boş bi zamanınız da oturup izleyin dediğim dizilerden... Sakın çok klişe olduğunu düşümeyin başta böyle başlıyorlar minik bir konserle sonra mekan basılıyo falan size çok sıkıcı gelebilir. Ama erkenden vazgeçmeyin ve izlemeye devam edin derim. Dizinin başında gelip kalbinizi çalacak Lee Min Ki’nin canlandırdığı Byung Hee. Zaten onu çok seviyordum bu rolde görünce süpriz oldu. Nasıl sevindim! Ama yine benim özel şansım geldi işin içine sıçtı sonrada ayakları kıçına vura vura kaçtı... 3. Bölümde olan oldu ve ben hayattan soğudum.


 Asıl konuya gelince; bir grup genç kendi müziklerini yapıyorlar ve profesyonel olmak istiyorlar. Ama pek uslu oldukları söylenemez... Cool tavırlar, asi müzik anlayışları, uçarı haller, vurdumduymazlıklar onları anlatan kelimelerden sadece birkaçı. Ama bu özellikler onları daha da çekici yapmaktan başka bir işe yaramıyor. En azından ben öyle düşünüyorum! Bu bizim; düzeltiyorum benim bücürükler o kadar yaramazlar ki okuldan atılıyor ve şanslarına (!) sosyetik bir zengin züppe okuluna düşüyorlar. Yeni okullarının öğrencilerinin onlara uzaydan gelmiş muamelasi yapmaları bir yana; Byung Hee'nin ilham perim diye kafayı taktığı kız da bu okulda.. Bu da işleri daha da zor duruma sokmaktan başka bir işe yaramıyor tabiki. Derken işe müzik şirketi ve plak anlaşmaları, aşk vs. giriyor ve olay daha da ilgi çekici hale getiriyor. Dizi iyi hoş ama sonradan monotonlaşıyor başa göre ama yakışıklılar da var. Neyse çok büyük şeyler beklemeyin diziden. Dizinin OST'leri beni benden aldı kesinlikle dinlenmeli!!!..



|KARAKTERLER|


Joo Byung Hee

"Gözlerini sana bir kere dikse; ölü et parçasından farkın kalmaz."

 Kabul etmeli bu çocuk bana özgürlüğü hissettirdi. Eye Candy grubunun lideri kendisi. Fazlasıyla pozitif, özgür ve ileri dönük bir genç. Kendime çok benzettim onu *Sonumuz benzemesin :(* Çocuk kimseyi umursamadan istediğini yapıyor bu yüzden kaç kişi onun deli olduğunu düşünüyor Tanrı bilir :D Neden grupta olmak istediğini sorduklarında da yanlış hatırlamıyorsam sizi seviyorum da ondan diyo. Dizi de çok kalmıyor; konuk oyuncu gibi ama o kısa süre de bile kalbimi  çaldı diyebilirim. Hatta bi sözü vardı çok beğenmiştim. "Hayatımın en mutlu anında ölmek istiyorum." demişti ve ben cümleyi günlerce düşünmüştüm. Grubuna çok bağlı ama Kwon Ji Hyuk ile ayrı bir yakınlığı var. Aynı evde yaşıyorlar. Gidişat fena; şimdi evliler desem cuk diye oturacak :D Neyse kendisi bi ilham perisi bulmalıyım derken bateri almaya gittikleri mağaza da gitarlara göz atan kızı görüyor ve ona ilk bakışta aşık oluyor. Ama bahsi geçen Byung Hee olunca aşkı da onun gibi bambaşka oluyor...


Kwon Ji Hyuk 

"Sahne de lazer gibi kalbini delebilecek bakışlara sahip." 
Hayatında önemli olan şeyler sıralamasında şüphesiz müzik arkadaşlarından sonra ikinci sırada. Kendisine bayıldım; hele de saçlarına.. Çok güldürdüler beni. Rolüne de çok yakışmış bence.  Kendileri Byung Hee' den 2 yaş küçük olduğundan grubun ikinci başı. Zaten Byung Hee gidince grubun liderliği de ona geçiyor. Fazlasıyla asi ve kabadayı gibi görünse de konu müzik olnuca birden yumuşuyor. Tam bir müzisyen olduğu gerçeği de var tabi ama grubu yönetmek ve liderlik görevini altından kalmak için yetenekten daha fazlası gerekiyor olabilir. Bu konu düşünğle dursun Byung Hee' nin ayrılışından sonra kendini kaybetmekten son anda kurtuluyor. 
Byung Hee'den geriye kalan;  Gitar, bir hayal ve karşı apartman da oturan ilham perisinden başka hiç birşeyi kalmıyor...


 Jang Do İl

"Kimse onun hakkında hiç birşey bilmiyor." 

Kendisi Byung Hee ortalıkta gezerken de kıymetlimdi ama o gidince kabul ediyorum sadece ona bakar, onun sahnelerinin çabucak gelmesini ister olmuştum. Benim daş bateristim o! Onun hakkında kimse pek birşey bilmiyor; gruptaki arkadaşları bile. Fazlasıyla sessiz bir kişiliği var ama bunun sebebi ailesi sanırım. Şiddetten hoşlanmıyor. Saçları çok güzel ya; onlara hayatta dokundurtmaz. Yüzünden hiç bahsetmiyorum bile. Gözlerden anladığınız kadarıyla bir melez. :D Bir de maalesef aşık olduğu bir kız var ki; ben ona da dizi boyunca saydım. Ama kız güzel ya mutlu olsunlar isterim. Tabi bazı sorunlar var çünkü bizim Do İl'in aşık olduğu hanım kızımız Ji Hyuk'a abayı yakmış durumda; onun peşinde koşuyor sadece onun için tüm gruba yardım ediyor ve onun yüzünden ağlıyor. Do İl ise sadece onun için üzülüyor. Sakin görünüşüne aldanmayın sakın çünkü grupta en çok korkulması gereken kişi o.



Lee Hyun Soo

"Muhtemelen insanı donduracak buzlu gözlere sahip." 

Grubun en asi çocuğu; ki böyle bir grupta en asi olmak fazla uğraş gerektiren bi konu. Uyanıkken hiç gülmese de uykuya daldığında onu güldüren şey hala bilinmemekte :D Gülmemesi için de kendine göre nedenleri var.  Byung Hee gelene kadar Ji Hyuk'un en iyi arkadaşıymış aslında ama Byung Hee, Ji Hyuk'u ondan çalınca ikisinin dostluğunu kıskanan Hyun Soo çok fazla şey bilmemesine rağmen gitar çalmayı öğrenir. İkilinin gölgesinde kalmak istememekle birlikte hırslanır gece gündüz gitar çalar. Ama hırslanmak ona pek de iyi şeyler getirmez. Dizinin ortalarında karşısına çıkan kızı birkaç kez reddeder ama kız çok çabuk pes etmez.



Seo Kyung Jong

"Bir de bu şirin bey var ama sinirlendiğinde bir erkeğe dönüşüyor." 

Bu çocukta grubun şamatası. Tam bir soytarı. O da diğerleri gibi müzikle yatıp; kalkıyor. Bi de boyu kadar klavyesi yokmu?! Şu minnak cüceden daha şeker ne olabilir ki allasen? Çok güldüm bu çocuğa. Hani her dizi de böyle sadece seiyle insanları gülmekten yerlere yatırır bu dizinin manyağı da bu. Onu sevmemin başka bir nedeni de herkese farklı gelen Busan aksanı. ki ben Busan aksanına karşı apayrı bir aşk besliyorum. Eh bu da daha iyi oldu benim için. Bir annesi var zaten konuyu hiç açmıyım. Dizinin ortalarına doğru çıkıyo ekrana bunu bi seviyo falan ekrana bakarken kendi annemi hatırladım.


 Kim Ha Jin

"Tüm kızlar ondan kaçınmalı. O hayatınıza aniden girebilecek bir hayvan."

Ha Jin, Ha Jin.. Ne çektiyse bu gariban çekti demek isterdim aslında ama demiycem çünkü bu beyi dizide görmek çok zordu başlar da. Onu anlatacak tek kelime 'Çapkın'dır bence. Kadınları tavlaması saniyelerini dahi almıyor.Bunun nedeni de düşüncesiz aile yapısı... Kyung Jong'un annesine bayıldım demiştim ya onun da kız kardeşlerine bayıldım. Çocuğun tam 6 kardeşi var. ee onlarla aynı evde oturmakta ona kadınları çabucak çözen bir çapkından başka bir şey yapmıyor. Ama bilirsiniz hiçbir mutluluk sonsuza dek sürmez derler.. Ha Jin'in hikayesi de böyle; öyle bir kıza aşık oluyor ki bu deneyim onu iyileştiriyor...




Im So Ah 

Bu da asıl kızımız. Çok şeker! Benim kanım kaynadı şahsen çünkü sevdiğim çocuğa yavşamayı bırakın ona hiç bakmadı bile canım. Kız eyi hoşta ne biliyim ya azıcık daha canlı olaymış daha iyi olurmuş bence. Kızımızın babası bakan mı ne kısacası siyasetçi ama bu adam suç işliyo sanırım sonuç hapis ve kızını arayan kabadayılar... So Ah sosyetik okuluna yakışmayacak bir yerde yaşamaya ve okuldan sonra part-time çalışmaya başlıyor bunu ik öğrenen de Ji Hyuk olunca... Anlarsınız ya. Ji Hyuk, So Ah' ı peşindek iadamlardan da kurtarınca ikili iyi anlaştıklarını ve arkadaş olmalarında bir sakınca olmadığını görüyorlar. Ama Eye Candy'e durumu anlatmak için biraz daha bekleyebiliriz diyorlar.


 Soo Seung Hoon

Kendisi sosyetik okulumuzun en populer ve yakışıklı beyefendisi. Başka kız yokmuş gibi o da Su Ah' a aşık hatta onun Ji Hyuk ile beraber dolanmasına da deli oluyor ama elden ne gelir. Ablası bir yapımsı ve o da müzikle uğraşmayı seviyor ama babasının bunu onayladığı söylenemez. Kendine ait bir grubu var "Strawberry Fields"...  Herşeyden önce ben çilekten nefret ederim. Bu nedenle hiç sevmedim bu grubu zaten izleyince sizden gruptan ve özellikle bir üyesinden nefret edeceksiniz. 
 

Minnak Notlar 
  • Do İl dizide favorim.
  • Başaları güzel de sonlarda eyice monotonlaşıyor budan dolayı pek birşey beklemeyin bence diziden.
  • Dizi bitti; üzerinden 1 yıl geçti ama ben hala OST' leri dinliyorum hem de hiç bıkmadan.. Wake Up benim favorim! :D 
 
|Gifler|
 









 Bu çocuğun sakinliğine bayılıyordum :D
 
 
 
 
 
 
  
 
 Tipe bak ya!!!!!
Bu sözleri nerden buluyo?!






        Nereden - Nereye...



 


 Böyle sevgili lazım be gardaş...







 O sakıza sonradan çok teşekkür edecekler haberleri yok. 
 
He ya neye gülüyo bu bebe?!

Rüyasında bunu görüyosa hani :D

 Çünkü o gülümseyemiyor :/ :D



 Bıcırıklarım :D


 Aynı biz ha :D Uyuyan Kitsu; kitap kurdu Budala ve boş uğraşlarıyla Monşi... :D



BUDALA PAMELA☁

 

20 Şubat 2013 Çarşamba

Dream High!

Merhabalar yeni bir 2012 dizisi ile karşınızdayım! Bu sefer ki dizi daha genç işi...

Dream High! Bir ara Türkiye televizyonlarında ki Muck dizisi'nin Kore versiyonu :D Kafanızı karıştırmak istemem ama açık olucam diziyi bitirene kadar canım çıktı. Çok büyük bi önyargıyla başladım diziye zaten. Herkes çok övdü ama ben müzikallerden hoşlanmam. Neden? Çünkü arkadaş bokunu çıkarıyorlar işin! Dedim kesin böyle leş gibi ergenlik kokuyodur diye. Nedenini anlayamasamda dizi bana çok yapmacık geldi. Ama bazı yerleri vardı beni çok şaşırttı ki beni şaşırtmak cidden kolay değildir. İlk bölümde bütün dizinin senaryosunu anlatabilirim ama bu dizi de bazı yerler beni susturdu. Bu nedenle bi başlayın izleyin bence derim. 

Konu kalıplaşmış müzikal konusu; "Hayallerine Ulaş".. Başta beni sıktı açıkçası. Tahmin ettiğim olaylar çıktı vs. Ama birden kendime bi kız buldum ki tamamdır! Kız bana o kadar benziyorki. Kendimi onunla özdeşleştirdim sanırım :D Sonra zaten onun sahnelerini dört gözle bekledim. Olgunlaşmasını izledim. Eee sonra da dizi bitti zaten.

  |KARAKTERLER| 

Go Hye Mi

Dizinin sinirbozucu kızı diyebilirim. Başta beni öyle kızdırdı ki; bilgisayar ekranını tırmaladım sinirimden! Kıza kıl olmamın bir nedeni de hiç gülmüyor olması. Bırakın gülmeyi suratında bir ifade bile yakalayamıyorsunuz. Kendine ait bazı sorunları da yok değil hani. Annesi onları terketmiş babası da uzun zamandır eve uğramıyor. Hye Mi' de küçük kardeşiyle babasının alacaklılarından kaçıyor. Buna rağmen sesinin güzel olmasına güvenerek herkesi eziyor ve kendisini bulutların üzerinde görüyor ama sonra da gününü görüyor. Aşağıladığı okulun seçmelerine girmek zorunda kalıyor. En yakın arkadaşını köle olarak görmesi de beni delirtti. Ya ne biliyim kız ne yapsa gözüme batıyor :D Okula özel olarak alınan öğrencilerden biri...
Rolünden pek hoşlanmadım açıkcası zaten yeni öğrendim bu dizide oynarken 16 yaşındaymış! Karakteri sonradan biraz yumuşuyor ama ben o zaman bile tam olarak ısınamadım bu kıza...




Yoon Baek Hee

Kendisi bir zamanlar Hye Mi' nin en yakın arkadaşı idi ama dediğim gibi kızda hiç gurur yok başlarda Hye Mi'nın kıçında dolanıp duruyo. Ama sonra ondan bir intikam alıyor ki... Vay anam vay. Hırslıydı başlarda ve bu onu daha da yükseklere taşıyordu ama birden o hırsı durduramadı ve kendini kontrol etmeksizin düşüncesiz şeyler yapmaya başladı. Bu iki kızda sağ gösterip; sol vuruyorlar. Okulun müdürü olan yönetmen onun saflığı ve azmi nedeniyle onu okula alıyor ve ona bir kolye veriyor. Allahım benden en çok küfürü o kolye yedi zaten. bi onun elinde bi öbürünün ne halt yediği belli değil. Soracaksınız Baek Hee'nin kolyeden sanane! ama öle değil işte dizinin ilk sahnesini izleyince göreceksiniz :D







Song Sam Dong

İşte bir yakışıklı daha bu beyfendinin bir diziside The Moon That Embraces imiş ama ben onu izlemedim. Hoş diyorlar ama geçmiş dizilerini sevmiyom ben. Neyse bu "daş" arkadaşımız dizi de annesi ile köyde büyümüş bir çocuk. Babası bir müzisyenmiş ve annesini terkedip gitmiş. Sesini babasından aldığını düşünüyor ve bu yüzden sesinden nefret ediyor. Ama bir gün bir kız çıkageliyor ve onu Kirin sanat okuluna; Seul'e davet ediyor. Ama o şarkılardan nefret ettiğinden gitmek istemiyor; annesi zoruyla gönderilince de biraz bozuluyor tabi. Onu almaya gelen kızı buluyor ve her ne kadar istemese de ona aşık oluyor. Bu çocuğun aksanına bayılmıştım dizide. Sanırım Busan aksanı ile konuşuyor. O kelimeleri uzatarak telafuz etmesi falan beni çok güldürmüştü. Dizinin sonlarına doğru bir sürpriz (!) ile karşılaştı. Fazlasıyla yıkılsa da kendini toplamayı başardı.



Jin Guk

Bu da daşlardan biri. Hele o kaslar... Ekranı yalama isteğimi zor bastırdım valla. Hele ilk bölümü izlediğinizde anlıcaksınız... O bütün uçmalı kaçmalı hareketleri dublörsüz çektiğini duyunca daha da arttı ilgim ama ben her zaman Sam Dong'un tarafını tutuyorum o ayrı bir konu. Bir gülüyor vay anasını zaten o zaman kendini şanslı sayıcaksın. Çocuk koca dizi de 10 kere falan güldü sanırım. Kirin sanat okuluna dans yetenekleri sayesinde giren bir özel öğrenci. O ilk gün ki seçmelerde yaşadığı sorunlar yüzünden canı sıkılmıştı zaten. Bu da gitti sanki başka kız yokmuş gibi Hye Mi'ye aşık oldu. Neden arkadaş!? O kızda bok mu var allasen?! Başta o kız yüzünden pek iyi anlaşamasalarda sonradan Sam Dong ile iyi anlaşmaya başlıyorlar :D






Kim Pil Suk


İşte bu kız! kendimi özdeşleştirdiğim kız! Ben de bir ara çok kıloluydum gerçi hala öyleyim ama eskisi kadar değil nedeni de ailem.. Neyse bu kız da öyle Kilolu ama sesi o kadar güzel ki. Ben zaten diziden önce de IU'ya bayılırdım. bu dizi ile sevgim depreşti diyebilirim. Dizide Pil Suk şirin mi şirin; saf ve fazlasıyla utangaç bir kız. Okulun seçmelerine gittiği andan beri Jason'a tutulmuş halde. Ama fazla kiloları yüzüden Jason'ın onu sevmeyeceğini düşünerek ondan uzak duruyor. Jason Amerika'dan gelmiş bir centilmen olarak, ona iyi davranınca Pil Suk onunda kendisinden hoşlandığını düşünerek ona aşkını açıyo; ama Jason onu sadece bir arkadaş olarak gördüğünü söyleyince... Pil Suk o sahne de öyle üzüldü ki ağlamamak zor oldu benim için. Ama o pes etmiyo ve Jason'ı elde etmek için çok uğraşıyor.






Jason

Kendisi okulun 1 numaralı dansçısı ve Amerika' dan gelen meşhur centilmenimiz. Pil Suk' un kendine aşık olduğunu bilmeden ona yardım ediyor çünkü onu çık şeker buluyor; maalesef sadece şeker bir arkadaş olarak. bu yüzden Pil Suk ona açılınca çok şaşırıyor. Dizinin başında da sonunda da onu çok sevdim ama sonlar da yaptığı hareketler beni delirtmişti. Pil Suk onu azarlayınca ne kadar şaşırmıştı. Başlarda ondan hoşlanmasa da sonradan o da Pil Suk'a aşık olmaya başlıyor ama bu kez de Pil Suk ondan uzaklaşıyor çünkü benim tabirimle Jason ünlü olunca bitarafları havada dolanmaya başlıyo indirene aşk olsun....





Minnak Notlar;
-Dizinin 2. sezonu da var bildiğiniz gibi şahsen ben izlemedim çünkü çok fena aşağıladılar diziyi...
-Favori çiftim tabisi Pil Suk& Jason :D


Gifler! 


Neden kavga ediyorlar biliyor musunuz?
Kız için falan değil sadece bir don için...
:D
 Sam Dong?! Naptılar Oppa'ma!
 Hye Mi'nin tam bir yüzsüz olduğunu söylemiştim :C


 Tipe bak tipe :D
 Pil Suk: Görüşmeyeli uzun zaman oldu.
Jason: Afedersin? Senn.. Pil Suk?! 
(Nasıl morardı ama kızı görünce :D)  

 Tam Jason'ın telefonun bulmuş.
Pil Suk: Sadece bir kere bakıcam. Belki açıp kapatırım. 
 Jason olay mhaline gelince...
Pil Suk: Hello Jason :)
Telafuzu dinlemek için 10 kere geri sardım diziyi...

Neye kızdı bu kadar hatırlamıyorum.
 

 Bazen böyle; bazen öyle bi anlayamadım kızı

 Öpüldünüz :D



BUDALA PAMELA☁